Allah bize bu ebedi hayata hazırlanmamız ve ölüm sonrası hayatın azap ve sıkıntılarından kendimizi korumamız için “Din”i göndermiş; bildirmiş; tebliğ etmiş; “SİSTEM”İ anlatmış!
Sen hangi rejimde ülkede olursan ol... İster lâik rejimde, ister komünist rejimde, ister sultanlık rejiminde; nerde olursan ol...
Sen gelmişsin bu dünyada yaşıyorsun, belli çalışmaları yapıp âhirete hazırlanman lâzım...
Yapmazsan sonucuna katlanacaksın...
“SİSTEM”, bu!
Senin, yaşadığın Devletin rejimini değiştirmek gibi bir görevin vazifen yok!
O, sosyal yaşantının gereği olan bir şey!... İçinde yaşadığın tüm toplumu ilgilendiren bir şey.!
Din’i ilgilendiren bir konu değil!
Din’i ilgilendiren konu, senin ölümötesi yaşama kendini hazırlaman; kendindeki ilâhi güçleri keşfedip açığa çıkarıp onları değerlendirerek hem Allah’ı daha iyi tanıman, hem de geleceğini Cennete çevirmen!
Senin esas yapman gereken şey bu!
“Bizim dinimiz diyorki...İslâmi rejim kuralım. !!!
Yok!... Din böyle bir şey demiyor ki!
Din’in böyle bir amacı yok!
Sen İslâmi rejimde kursan, gayri İslâmi rejimde kursan, öbür dünyada rejim kavramı yok; rejim olayı yok!.
Bunlar hep ,insanı ölümötesi yaşama hazırlanmaktan alakoyan ŞEYTÂNÎ VESVESELER!. İnsanı OYALAYICI, gereği gibi ibadet etmekten çalışmaktan mâneviyatı ve Allah’ı değerlendirmekten alakoyan yanlış fikirler!
Sen, siyasetle ilgilenmek istiyorsan ilgilen... O senin sorunun!.. Ama Din’in gereğinde siyaset yok!
Din’in gereği, kişinin kendini geleceğe hazırlaması ve kendini tanıması! Bunu, gerektiği gibi, çevresiyle paylaşması!.
Olay ne kadar farklı!
Demek ki, bizim yapmamız gereken şey, öncelikle,
1-KENDİMİZİ ALDATMAKTAN VAZGEÇMEK!.
Önce kendimizi aldatmaktan vazgeçicez!
2.Gerçekçi bir biçimde yaşamı ve “Sistem”i görüp, farkedip, anlayıp değerlendiremeye çalışacağız!
Yukarıda, bizi ne yaparsak yapalım bağışlayacak, affedecek, cennetine sokacak biri yok!
Kâinatı yaratan, Evreni yaratan, milyarlar ve milyarlarca sene evvel Evreni sonsuz boyutlarda yaratan “MUTLAK GÜÇ”ün oluşturduğu bir “Sistem”in içinde, milyarlar ve milyarlar sene sonra, istemediğimiz ve bilmediğimiz şartlarda varolmuş varlıklarız biz!.
Ve Allah’ın indinde hiç bile değiliz!
HİÇ kelimesi dahi, o Kâinatın - Evrenin içinde yerimizi ifade etmez!.
Dolayısıyla, dışardan birşey ummayacağız!.
“leyse lil’insani illâ mâ se’â” (Necm-39/40)
“İnsan için, kendi sâ’yinin ve çalışmalarının getirisinden başka bir şey asla sözkonusu değildir” i çok iyi anlayacağız.
Benim yuttğum ilâcın senin bedenine bir faydası olmadığını; benim yediğim yemeğin senin midene ve damağına bir lezzet-bir tat-bir kuvvet katmadığını ciddi olarak anlayacağız!
“Sistem içinde kim zerre kadar hayır yaparsa bunun karşılığını alıcak kim zerre kadar da menfi bir iş yaparsa bunun karşılığını mutlaka alacak. Bundan kurtuluş yoktur!“ (Zilzal Sûresi / 7-
gerçeğini iyiden iyiye kavrayacağız!
İlim öğreneceğiz!
İlimsiz insan, sair mahlûkattan farksızdır!
İnsanı diğer hayvanlardan ayıran şey, ilmidir!
İlmi öğreneceğiz; akıl ve mantığın gereğiyle yaşayacağız; duygusallıkla değil. Hislerimizle değil!
Akıl mantık ve ilim!..
Bu üçünün senteziyle her an adım atacağız!.
Ya bunu yapacağız, “Sırat”ı geçeceğiz; ya bunu ihmal edeceğiz sonucuna kendimiz katlanacağız!
Öyleyse... Allah dilerim ki hepimize, Hz.Muhammedin eliyle ulaşmış olan bu gerçekleri gerçekçi bir biçimde farkedip anlamayı nasip etsin!
Bunun için elinizden gayreti koyun!
Çünkü hangi yaşta kimin gideği belli değil. Hazırlanmamışsa daha sonrasında bir şey yapamayacak!
Paran-pulun-şöhretin- etiketin-makamın sana faydalı olmayacak!.
Hiçbir ölen kişi de gelip dünyaya dönmemiş.ve dönemeyecek!.