Hiç günah işlemediği için, öldükten sonra cennetmekân olmuş bir kul, Tanrı’dan ricada bulunmuş:
- Benim boş oturmaktan canım sıkılmaya başladı; acaba küçük bir iş lütfedemez misiniz bana?
Tanrı:
- Peki, demiş; bir törpü al eline ve aşağıya inip Himalaya Dağı’nı törpülemeye başla.
* * *
7 bin yıl sonra günahsız kul, tekrar dönmüş cennete ve Tanrı’ya:
- O iş çabuk bitti, demiş; acaba bir başka iş daha lütfedemez misiniz?
Evrenin yaratıcısı:
- Al şu çorba kaşığını, demiş; in aşağıya ve Pasifik Okyanusu’nu boşalt.
* * *
Günahsız kul, 20 bin yıl sonra tekrar cennete dönmüş ve yine Tanrı’ya:
- O da bitti, demiş; bir iş daha rica etsem?
* * *
Tanrı, azıcık sert, omuzlarından tutmuş günahsız kulu:
- Buraya bak Hz. İsa demiş; hemen in aşağıya ve insanlara, “birbirlerini sevmelerini söyle”. Bakalım bu kez işini bitirebilecek ve bir daha dönebilecek misin cennete?
* * *
Ola ki, Carlo Levi’nin ünlü yapıtının adı da, o nedenle “İsa, bu köye uğramadı”.
* * *
Türkçede bir halk deyimi ise, çok daha başka bir açıdan değerlendiriyor, insanların kimi sevip, kimi sevmemeleri gerektiğini:
Sev seni seveni hak ile yeksan olsa (yerlerde sürünen önemsiz biri olsa)
Sevme seni sevmeyeni, Mısır’a sultan olsa.
* * *